Umudum
Cesaretim
Arzum
Tek temennim
Mücadelem, savaşımım…
Biliyorum. Sen oradasın.
Biliyorum. Varsın, gerçeksin!
Biliyorum. Belki bir teşekkür bin selam veriyorsun.
Biliyorum çünkü bugün;
Seninle varlığınla umutlanıyor,
Senin varlığınla cesaretleniyor,
Senin varlığınla arzulanıyor,
Senin varlığına temenni duyuyor,
Senin varlığın için mücadele edip, savaş veriyoruz.
Sana doğru geliyoruz.
Durmuyoruz. Geliyoruz.
Yakışmıyor durmak.
Özlem çektikçe daha hızlı, inatlaştıkça daha bir şevkle geliyoruz.
Vazgeçmiyoruz.
İleri geliyoruz.
Hep ileri!
Sana geliyoruz hızla.
Ama maruz gör merakımı, maruz gör heyecanımı.
Sormak istiyorum,
Bu fabrikayı,
Sormak istiyorum,
Halo’yu…
*
Rengarenk boyamışlar dışını, dipdiri boyamışlar
Alakası yoktur içerisiyle, bilinsin de istemezler alakası olduğunu
Ne sarının neşesi
Ne mavinin tutkusu
Ne kırmızının aşkı
Ne yeşilin özlemi
Bize kalan burada kocaman
Biraz siyah biraz gri
Öfkemizdir biraz siyah biraz gri
Acımızdır biraz siyah biraz gri
Düşümüzdür biraz siyah biraz gri
Gözyaşımızdır biraz siyah biraz gri.
Soğuktur içerisi.
Üfler yorulmadan motorlar belki eksi kırk belki elli…
Soğuktur bizim buralar şimdi. Soğuk…
Ama Halo’ya sanki bir tane daha soğuk
Ona bir başka bir ayrı soğuk.
İçi bir başka soğumuş, bir başka soğuk tutmuş.
Biliyor
İçinin kime buz tuttuğunu çok iyi
Biliyor
İçindeki buzun nasıl eriyeceğini
Ve
Durmuyor.
Yakışmıyor durmak, inadına gidiyor
Hep ileri!
**
On sekizini bazen çok daha taze geçmiştir Halo
Bazen tane tane terler bıyıkları, tüy yoktur yanaklarında
Bu yüzden çıkmıştır elmacık kemikleri
Örtmemiştir yüzünü sakal on sekizini daha çok taze geçmiş Halo’nun
Bu yüzden hemen görürsün güldüğünü,ağladığını.
Bakarsın uzunca,
İlk dersin kaç yaşında, var mıdır bir sigortası?
Yasak değil midir bu sübyanın çalışması?
Değildir.
Yaşı da tutar, sigortası da…
Saçı da pek gür değildir
on sekizini daha çok taze geçmiş Halo’nun
Dökmüş çoğunu doktor karşısında söylediğine göre 1 mayıs gecesi.
Boyu çok ufacık kalmıştır
on sekizini daha çok taze geçmiş Halo’nun
Omzuna öyle bir yük koymuşlar ki söylediğine göre 1 mayıs gecesi
Nasıl uzasın…
Yoktur Emekçi Bayramıyla bir alakası
Babasını toprağa vermiştir söylediğine göre 1 mayıs gecesi.
Düşlüyordu bugün yanımdan geçen on sekizini daha taze geçmiş Halo.
Sanki başka çaresi yokmuşçasına düşlüyor.
Açlığını düşlüyor
Isınmayı düşlüyor
Okula devam edebilecek mi ?
Bunu bir durup bin düşlüyor
Eve döndüğünde baba bulamayınca ona sarılıp ağlayan bacısını düşlüyor
Umudunu kaybetmiş yılgın, dul anasını düşlüyor
Bir babasını düşlüyor, bin babasını ondan çalanları düşlüyor
Ona bunu acımadan, bir avuç merhametle bin farklı yük asanları düşlüyor
Terleyen bıyıkları altında bir tebessümle bin intikam almayı düşlüyor
Ayağı kalkmayı düşlüyor
Kahretsin!
Sana kavuşmayı öyle bir özlemle düşlüyor ki
Durmuyor düşlüyor.
Acı çektikçe daha çok düşlüyor
Vazgeçmiyor, inadına hep düşlüyor
Hep ileri!
***
Uzundur kimi zaman Halo’nun boyu
Uzundur.
Bilir boyunun nereye uzanıp
Neyi indireceğini
Bilir uzun Halo neyi çok iyi indireceğini…
Uzundur Halo ama bilmez,
Beraber sabahlara kadar düşe kalka
Kimi zaman neşeli kimi zaman öfkeli
Aç kaldığı
Bazen uyuyakaldığı
Bir sevip bin
Ter akıttığı arkadaşlarına üstten bakmayı.
Uzun Halo bilmezdi ama puşt çok iyi bilirdi.
Üstten bakmayı da çok iyi bilirdi
Nereden geldiği bilinmez bir cesaretle bağırıp
Bin hakaret savurmayı da.
Dimdik duruyor Uzun Halo
Ellerini bağlamış arkada
Tutmaya çalışıyor Uzun Halo kendini
Ya tutacaktı
Ya vuracaktı.
Ah ne isterdi!
Sıkmıştı yumruğu.
Önce ettiği lafları sonra sıktığı yumruğunu sokmak puştun ağzına…
Ceketini alıp çıkmak
Rengi atmış
Biraz yırtılmış ve oldukça eskimiş
Ceketini alıp çıkmak.
YAPMADI!
.
.
.
Bir küfür savurdu Uzun Halo
Sanki bıkmıştı ama inadı yılmamıştı.
Ama bıkmıştı Uzun Halo
Azar işitmekten
Kovulmaktan
Maaş kesintisinden
Tehdit edilmekten
Bıkmıştı ama inadına yılmamıştı Uzun Halo.
Midesine nazaran tok,
Kıyafetine nazaran temiz,
Sakalına nazaran gür,
Bileklerine nazaran kalın sesi
Ve
Bir çocuk kadar kirlenmemiş,
Geriye bakmayacak kadar ,
Kırmak için ellerinden geleni yapmaktan çekinmeyen, inançlı yüreğiyle
‘YETER!’ dedi Uzun Halo.
‘Elli bin’ dedi. ‘ Borcum elli bin’ dedi.
‘Bir kuruşu bile umurumda değil, ben bu adamı vuracağım!’ diyor Uzun Halo.
Yapar da.
Arkasına bile bakmaz, bir saniye bile düşünmez yapar.
Bir saniye düşündü sonra Uzun Halo.
Önce bir nefes aldı derinden
Sonra bir kere daha yuttu hakareti,tehdidi derinden, bin küfür daha savurdu derinden Uzun Halo.
****
Geçmiştir bazen kırkını kırk beşini Halo
Ak da düşer saçlarına
Ama yarışır bizim gençlerle
Hızlıdır çoğundan da hala
Ona da bu yaraşır
Yaraşır çünkü sevmez geri kalmayı
Vazgeçmiyor, inadına yarışıyor ak saçlı Halo
Hep ileri!
Ama öfkeliydi ak saçlı Halo
Sanki tek çaresi öfkesiydi.
Sevmezdi çaresizliği
Ama bu sefer çaresiz gibiydi.
Hasta kızına daha iyisini veremediği için çaresizdi ve çaresizce öfkeliydi.
Avans istemek için gitmişti bir puştun yanına.
Boyun bükmek zorunda kaldığı içi bir,
Avansı alamadığı için bin öfkeliydi ak saçlı Halo.
Bir hışımla girdiği tuvaletin kapısını kilitledi bin öfkeli, ak saçlı Halo
Ve
Yavaşça patlamaya başladı öfkesi ilk önce bir damla göz yaşıyla.
Duyulsun istemedi göz yaşı
İlk nefesini tuttu ve parmağını ısırmaya başladı.
Umursamadı ağzından akan salyayı.
Bin öfkesinin birinden, bin damla parlak göz yaşı ile kurtulmak istedi.
Durmuyordu göz yaşı
Ne de öfkesi
Durmasın zaten
Vazgeçmiyor ne öfkesinden ne de göz yaşından
İnadına daha çok göz yaşı, daha çok öfke
Hep ileri!
.
.
.
Ruhunu sürükleyerek geliyordu ak saçlı, öfkeli Halo.
En az da sana yakışıyor
Mavi gözlerini kanlı,şişmiş,yılgın ve inançsız görmek.
Gözlüklerin saklayamıyor.
Kahretsin!
Dik dur ak saçlı Halo.
Sen dik dur ki sınıfın dik dursun.
Sınıfın var burada. Sen yeter ki dik dur!
Belki yüz belki yüz on kişi
Bakmamış kimse azlığına çokluğuna
Elli lira demiş yüz lira demiş, ne kopmuşsa gönlünden.
İstememiş belki yüz belki yüz on kişi Halo’nun bitkin bedenini görmeyi.
İstememiş belki yüz belki yüz on kişi Halo’nun bucaksız bir köşede sessizce ağlamasını
En mühim olanı da istememiş belki yüz belki yüz on kişi bir puştsa muhtaç olmasını, bir puşta boyun eğmesini!
Sınıfın var ak saçlı Halo’m. Sen yeter ki dik dur.
Sınıfın bir sen bin defa öp kızının gözlerinden Halo!
Gözlüklerin saklamasın bu sefer
Zarfı uzattığımdaki
Heyecanı
Neşeyi
Umudu, çareyi.
Saklamasın bu sefer o yaşları.
Bir senden akıyorsa bizimle beraber bin aksın ak saçlı Halo.
*****
Bugün yanımdan bin farklı Halo geçti.
Aslında bugün yanımdan bir tane Halo geçti.
Gözleri yorgun ama ateş saçan ve kısık ama hedefi belli olan.
Yanımdan bin farklı değil tek bir Halo geçti.
Biliyorum.
Öfkeli bakışı işe değil, çatık kaşı işe değildir.
Bin farklı değil bir tek Halo geçti yanımdan
Biliyorum.
Küfür savurdu içinden, kimde benim alın terim diye.
Tek bir Halo geçti ve gitti yanımdan.
Deponun bir ucundan diğer ucuna gitti.
Durmadı tek bir Halo gitti yanımdan.
Biliyorum.
Her kahpeliği, namertliği, haysiyetsizliği yaptılar sana Halo
Ama senin kirlenen ya sakalın ya kıyafetin oldu.
Durmayacaktı Halo, durursa vazgeçecekti ama
Vazgeçmiyor, inadına gidiyordu
Hep gidiyordu
Hep ileri!
Ey geleceğin komünist toplumu!
Bizim fabrikada durum da bu Halo da.
İzin ver sorayım simdi sana.
Fabrika bizim oldu mu?
Halo’nun öncü partisi geldi mi bizim fabrikanın önüne?
Anlatabildi mi sana bizi?
En önemlisi yoldaşım oldu mu Halo?
Hafif bir tebessümle bakıyorum sana.
Gelmese öncü parti, anlatmasa seni
Bizim olmasa fabrikalar, tarlalar
En önemlisi de yoldaşım olmasa Halo, sana yaklaşabilir miydik bir adım?
Olmazdı tabi.
Fabrikaya gelip seni anlatanlara ve Halo’ya ve bir, sana bin selam olsun!